19 Mayıs 2012 Cumartesi

Ulusal Mücadeleyi Sınıf İdeolojisine İndirgemek-A.Önal


Kürtlerin Talihi, Oyunun Sonu, İlk Elden Anlatımlar ve Belgelerle!

“Hamidiye Alayları Ağrı Kürt Direnişi ve Zilan Katliamı”


Ahmet Önal


Ulusal mücadelesini “sınıf ideolojisi”, din aidiyeti, bölge parça çıkarlarına vs. çekmek ve bu mayandaki algıları esas almak, ulus içindeki farklı aidiyetlerin varlığını üstün tutmak ya da demokratik davranmayıp “öteki” görmek ulusal mücadeleyi zafiyete uğrattığı anlaşılırdır.


15. yüzyılda “parlak dönemi”ni yaşayan Osmanlı devleti, 19. Yüzyıla geldiğinde servetini sermayeye dönüştüremeyince, güçlü dinamiğe sahip Avrupa karşısında geriledi. Yayıldığı Doğu Avrupa’da darbeler yedi. Bu darbelerin acısıyla Yakındoğu hatta Ortadoğu halklarına yöneldi, soykırım politikalarını izlemek durumunda oldu. Osmanlı imparatorluğunu büyük Türk imparatorluğuna evirmek üzere jenosid politikalarını uyguladı.

Daha evvel meşru görüp şekillenmesinde katkısı olan Kürt Beyliklerini de bu süreçte tasfiye etti. Baban’da Abdurrahman Paşa, Rewanduz’da Kör Muhammed Paşa, Botan’da Bedirhan Paşa, Mukuste Han Mahmud ve diğer Beylikler özerk statükolarını korumak üzere direnmeye çalıştılar. Ancak başarılı olamamanın semeresini sürgünleri ile ödediler.

Kürt Beyliklerinin dağıtılması sürecinde daha evvel beyliklerin himayesinde olan Şeyh ve ulema sınıfına yol açıldı, örgütlendiler ve prestij kazandılar. Bu ilgi ile kendilerini ülkeleri Kürdistan’da siyasetin merkezine oturttular. Şeyh Ubeydullah Nehri, Kadiri Şeyhi Şeyh Said Berzenci ve ardılı oğlu Şeyh Mahmudê Berzenci, Barzaniler bu dönemde Kürt halkı nezdinde prestij kazandı ve siyaset sahnesinde güçlenme fırsatı buldular, uzun yıllar güçlü direnişler sergilediler ve kendileri üzerinde tatbik edilen modern silahlara karşı varlık gösterdiler, ancak egemen olamadılar, yenildiler ve yeniden sürüldüler.Yine de gözlerini ülkelerinden ayırmadılar.

I. Meşruiyetten sonra, Osmanlı Padişahı Abdülhamit; Suni -Kürt aşiretlerinden kendine bağlı aşiretlerden Alaylar oluşturdu, çocuklarından asker devşirmek üzere askeri mekteplerini oluşturdu. Geçmişinde Osmanlı devleti ile kavgalı olan pek çok aşiret bu alaylara katılmayıp reddederken, diğer bazıları ise kabul etti. Bu Kürt aşiret ağalarından alaylar kuruldu, gençleri “devletli olsun” diye aşiret mekteplerine alındı, yerine göre aşağılandı, yerine göre kullanılmak üzere “yüceltildi”!

1908-1909’dan sonra Abdülhamit tahtı kaybedince, adına kurduğu “Hamidiye Alayları”, “Süvari Birlikleri”ne çevrildi. 1915 Ermeni soykırımında bu süvari birliklerinin bir kısmı çok çirkin bir şekilde kullanıldı ve sonrasında ise sıradanlaştırıldılar.

Hamidiye Alayı komutanlarının bir kısmı, bu alayları Kürdistan ordusuna çevirmeye niyetlendi. Ancak yapamadılar. Olmadı. 1925- 1926-1931 Kürt direnişlerinde önemli rol oynadılar. Ancak Kürt hareketi başarı kazanmadı.

20. Yüzyıldaki Kürt Tarihinde, Kürt ulusal örgütlenmesinde ve savaşımında bu üç kesimden insanların Zaman zaman yan yana olduklarını, ittifak kurduklarını da gözlemliyoruz. Ama bu Kürdistanlıların bir cephede birleştikleri anlamında yorumlanmamalı. Kürt milleti parçalı haliyle; I. Dünya Savaşı Sonrasında İngiliz ve Sovyetler arasında tıpkı Türkiye, Afganistan ve Çin’de şekillenen ve adeta “tombaladan çıkan” bağımlı güçsüz devletler, ya da Araplardaki gibi manda yönetimlerinin statüsünü edinemedi. Zira sınıf mücadelesinden ziyade bu mücadelenin bir Ulusal Demokratik Mücadele olduğunu da teyit etmesine rağmen, statü sahibi olamadı. Uzun sürece yayılan soykırım politikaları pek çok halkı ulus olmaktan çıkardı, ancak Kürtleri takatten düşürülmesine rağmen ulus konumundan düşüremedi ve savaşım devam etti.

Şimdi 21. Yüz yıl Kürt ve Kürdistanlıların yüzyılı olacak.! Yeter ki ulusal çıkarlarını gözeterek adım atsınlar. Artık kapkara bulutların ardındaki güneş karanlığı yararak görünmeye başlanmıştır. Artık Dünya devletleri “olamaz” dedikleri “Kürdistan devleti”ni, “Kürdistan Bağımsızlığa gidiyor” lafzını sakıncasızca dillerine alıyorlar. Haydi hayırlısı!

Artık; varlığı inkar edilen, jenosit politikaları canlı ve uzun sürece yayılan, asimilasyon gibi insanlık suçu ile eritilmek istenen bir halkın; Ulusal mücadelesini “sınıf ideolojisi”, din aidiyeti, bölge parça çıkarlarına vs. çekmek ve bu mayandaki algıları esas almak, ulus içindeki farklı aidiyetlerin varlığını üstün tutmak ya da demokratik davranmayıp “öteki” görmek ulusal mücadeleyi zafiyete uğrattığı anlaşılırdır.

20. Yüz yılda Türklüğe evirilerek yeniden şekillenen Osmanlı devleti, soykırım politikaları üzerinden yeniden dizayn edildi. “Tek millet, Tek bayrak ve Tek vatan” şiarı ile Osmanlı topraklarında çok kültürlülüğe, çok dilliliğe , çok vatanlılığa, çok millet ve milliyetliliğe tekabül eden algılar ortadan kaldırılmak üzere siyasi projeler dayatıldı. Dünyanın da çıkar stratejileri gereği desteklediği bu projeler neticesinde faşist sömürgeci ve soykırımcı TC. devletine Yakındoğu’nun “gözde modern devleti” olarak meşruiyet kazandırıldı.

Kürt halkı, kendi yokluğu üzerinden kazandırılmak istenen bu haksız meşruiyeti, sürgünleri, toplu katliamları göze aldı ve kabul etmek istemedi. 200 yıllık kesintisiz süren Kürt ulusal mücadelesini meşru addetti. Halk olarak inkara karşı koydu ve yok edilmesini, yok sayılmasını reddetti. Bugünkü varlığı da bu reddedişe borçludur!

Birbirinin devamı olan 1924 Beytuşebbab, 1925 Genç, Piran, Amed, 1926-1931 Ağrı Kürt direnişleri de kendilerini yok sayan, inkar eden soykırımcı politikalara karşı koymak üzere başvurulmak zorunda bırakılmış direnişlerdir.

Yakındoğu’yu “büyük Türk yurdu” haline getirmeyi tasarlayan büyük siyasi proje, Rum, Ermeni, Pontus, Süryani, Laz, Kürt, Êzdi, Alevi vs. soykırımları neticesinde başarıya uğrayacağını düşünmüştür. Tüm Yakındoğu ülkelerini “Anavatan”ı ve “Misakı Milli” olarak sayıp, haritadan çıkarmış, kendisini de Ortadoğu’ya dahil ederek gözünü Uzak Asya’daki Çin Sedi’nden Adriyatiğe kadar olan coğrafyanın hakimi olmayı planlamıştır.. Ancak bu planlama kısmen başarılı olmuş, kimsen de sermayesizce emperyalist politikalara yatmaya kalkıştığı için tökezlenmiş ve reel politikalar izlemek zorunda kalarak bugünkü devlet egemenliğindeki topraklara çekilip kalmak durumunda kalmıştır.. Hamaset siyasetinde başarılı olan Türk egemenleri savaşsız bir şekilde “zaferler”ini kutlamayı yeğleyerek bugün emperyalist politikalarla yönetilir hale getirilmiştir.

Kemal Süpandağ, bu belgeleri derleyerek bizlerin okumasına sunduğu için teşekkür ediyoruz. Belgeleri Transkirip eden ve bizi minnettar kılan Kekê Melle Halil’e ayrıca teşekkür ediyoruz.

Koçgiri, Dersim, Piran, Zilan vs. katliamları; Rum, Ermeni, Süryani, Pontus soykırımlarından ayrı olarak ele alınırsa yanlış olur.

Bunun için devletin şekillenişini, Osmanlı ve TC’nin Kürtlere karşı izlediği politikada Hamidiye Alayları, Ağrı Direnişi ve Zilan Katliamı’nı bir kesit- bir örnek olarak inceleyerek sorunu bütünlüklü kavramayı önemsemek yerindedir.

“Hamidiye Alayları Ağrı Kürt Direnişi Ve Zilan Katliamı” kitabı, esas olarak Osmanlı ve Türk kaynaklarından, arşivlerinden derlenmiş, büyük çabalarla Arapçadan Latinceye transkirip edilmiş ve günümüz Türkçesine çevrilerek sunulmuştur. Yok edilen, yok edilmek istenen arşivlerin ardında kalan ve gücümüz oranında elde ederek okura kazandırdığımız bu nispi belgelerin, tarihin karanlık bir dönemini açığa çıkardığı ve aydınlattığı için çok büyük değerde olduğunu düşünmekteyiz.

Parçalanan, birbirine düşürülen, kışkırtılan, yok edilmek istenen ve Türklüğe dahil edilmek üzere toplum mühendisliği tatbik olunan Yakındoğu halkları, bunca olanlardan sonra şimdi kendi tarihi ile daha rahat yüzleşebilir. Kaybettiği pek çok şeyi belki geri kazanamaya bilir. Ancak doğru bir algıyı ve durduğu zemin üzerinden kendisi ile yüzleşerek, geleceğini yeniden kazanabilir. Şimdi kendimizle yüzleşmek ve kazanmak dönemindeyiz. Çokça uygulanan katliam ve kışkırtmalardan kurtularak, şimdi kendimiz olmanın zamanıdır. Bu eylemi de okuyarak, tartışarak, tarihi bilinci edinerek ve yeniden yorumlayarak hep birlikte edinebiliriz.

504 sayfadan ibaret ve kapsamlı “Hamidiye Alayları ve Zilan Katliamı” Kemal Süphandağ tarafından derlenerek kaleme alınan kitap pek çok önyargıyı kırmaya namzet içeriktedir..


Hamidiye Alayları
Ağrı Kürt Direnişi
Ve Zilan Katliamı
Kemal Süphandağ

Pêrî Yayınları
Sayfa: 504
Ebat: 21x13,5
Kağıt: Kapak Parlak Kuşe
İç Kağıt: Nourbook Kitap kağıdı.
ISBN: 978-605-4375-53-0

Kaynak: http://eu.kurdistan-post.eu/siyaset/6309-ulusal-mcadeleyi-snf-deolojisine-ndirgemek-anal.html

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder