19 Aralık 2011 Pazartesi

Gecmisleriyle Yüzlesmek -Zara,Zilan Deresi,Dersim

Zilan Deresi Katliami „Kadın, çocuk ve bebeler dahil herkesi, bölgedeki bütün köylerin halkını, binlerce insanı, zilan deresine doldurdular. etraflarını makinalı tüfeklerle çevirdiler. makinalı tüfeklerin başında bizler, yani erler vardı. ellerimiz tetikteydi ve namlular topluluğa dönüktü. bizim arkamızda erbaşlar sıralanmıştı. elleri tüfeklerin tetiğinde namluyu bize yöneltmişlerdi. onların arkasında, üçüncü sırada subaylar tabancaların namlusuna mermiyi sürmüş bekliyorlardı. Biz ateş etmesek erbaşlar bizi vuracaklardı. onlar bizi vurmazsa subaylar onları ve bizi vuracaklardı.
Tetiğe bastık. binlerce mermi deredeki insan topluluğunun üzerine ateş kustu. kadınların,çocukların, yaşlı, genç erkeklerin korkunç çığlıkları dereyi sardı. bir süre sonra çığlıklar iniltiye dönüştü. ve sonra iniltiler de kesildi. yaşlı ve genç erkeklerin yanında, binlerce kadının, çocuğun, kundaktaki bebeklerin cesetleri bir kan gölü içinde bırakıldı. kurda, kuşa yem edildi. bir süre sonra cesetler koktu, çürümeye terk edildi; Bunlar kürtlerdi. kürt kadınları, kürt çocukları, kürt bebekleri, genç, yaşlı kürt insanıydılar.“ Cesetler arasında baygın yattıkları için öldürülmekten kurtulan yaralılar da bu trajediyi yıllarca anlatıp durdular. Bunlardan biri olan Tayfun Susak, -Bulanık'ta halk tarafından "Tayfunê Zilanî" olarak tanınır- o günü şöyle anlatır: "Yüzbaşı Derviş Bey'e bağlı askerler, isyana kalkışacağız diye bir anda Zilan Deresi'ndeki 7 köye baskın yaparak, taramaya başladılar. Herkesi öldürmeye başladılar. Kısa bir süre içinde ortalık cesetlerle doldu. Ben de kaçarken yere düştüm. Cesetlerin altında kaldım. Benim öldüğümü zannettiler. Bütün cesetleri üst üste yığdılar, ben de cesetlerin altında kaldım. Askerler gittikten sonra ortaya çıktım. Ancak ailemden sadece ben sağ kalmıştım. Babam, annem ve bütün akrabalarım öldürülmüştü. Çok az kişi sağ kurtuldu. Kurtulanlar da benim gibi akli dengelerini yitirdiler." Van`in Erciş ilçesine 20 km. uzaklikta bulunan Zilan Deresi'nde 12 Temmuz 1930`da Ağrı eteklerindeki köyler tamamen yakılırken, ahalisi Erciş'e sevk edilmis. Toplam 15.000 kisi katledilmisdir. 16 temmuz 1930 tarihli cumhuriyet gazetesi bu haberi; "Ağrı eteklerinde eşkıyaya katılan köyler yakılarak, ahalisi Erciş'e sevk ve orda iskan olunmuştur. Zilan harekatında imha edilen eşkıya miktarı, 15 binden fazladır. Yalnız, bir müfreze önünde düşüp ölenler 1000 kişi tahmin ediliyor. Zilan deresine sıvışan 5 şaki teslim olmuştur. Buradaki harp, pek müthiş bir tarzda cereyan etmiştir. Zilan deresi, lebalep cesetlerle dolmuştur." "İsyan mıntıkasında işlenen fiiller suç sayılmaz" Harp Tarihi Arşivi’nde mevcut belgelerden alınmış olan bazı bilgilerin yer aldığı Türkiye’de Kürt İsyanları (Faik Bulut) kitabında, Genelkurmay Başkanlığı’nın 1 Temmuz 1930 tarihli emrine de yer verilmiş. Genelkurmay Başkanlığı, “Ayaklanma sahasındaki köylerden, ayaklananlara katılmış olanların tamamı yakılacaktır.” emrini veriyor. Genelkurmay Başkanlığı’nın 3 Ağustos 1930’da yayınladığı emirde ise, “…Halka ayaklananların mutlaka cezalandırılacağı kanısını vermek için Oramar olayına katılan köylerin ve yayladaki aşiretlerin tespiti ile bunların hava kuvvetleri ile bombardıman ettirilmesi gerekir” deniliyor. Bu belgelerde; “2 Temmuz 1930’da, kolordu bölgesinde şu hareket ve faaliyetler olmakta idi: Kaymaz, Haçan, Kölesor, Çilli ve Osmanlı köyleri havadan bombalanmış; Patnos bölgesinde ayaklanmalara katılan köyler bomba ve makineli tüfek ateşi altına alınmış.” olduğu yazılıdır. Dönemin iktidarlarına göre ise; “İsyan mıntıkasında işlenen fiiller suç sayılmaz” dı. Bölge, “serbest atış alanı”ydı. 20 Temmuz 1931 tarih ve 1850 Sayılı Kanunla bu teyid edilmişti: Madde 1: Erciş, Zilan, Ağrı dağ havalisinde vuku bulan isyanda, bunu müteakip Birinci Umumi Müfettişlik mıntıkası ve Erzincan Pülümür kazası dahilinde yapılan takip ve te’dip hareketleri münasebetiyle 20 Haziran 1930’dan 1 Kanun-ı Evvel 1930 tarihine kadar askeri kuvvetler ve devlet memurları ve bunlar ile birlikte hareket eden bekçi, korucu, milis ve ahali tarafından isyanın ve bu isyanla alakadar vak’aların tenkili emrinde gerek müstakilen ve gerekse müştereken işlenmiş ef’al ve hareket suç sayılmaz. Madde 2: Bu kanun neşri tarihinden itibaren muteberdir. Madde 3: Bu kanunu icrasına Adliye ve Dahiliye vekilleri memurdur. Katliamdan sonra Zilan Deresi, askeri yasak bölge olarak ilan edildi. Bir süre sonra da Devlet Üretme Çiftliği kuruldu. Sonrasında bölgeye, Afganistan’dan göçmenler, yani Türkmenler getirilip yerleştirildi. Ama bölgeye Kürtlerin yerlesimi hala yasaktir. 14 Yilda 23 Katliam Halen sürdürülmekte olan katliamlar bir yana sadece Cumhuriyetin ilk yillarinda Kürt halkina yönelik katliamlarin sayisi 23`ü buluyor. 1924- Hakkari, 1925- Bingöl-Muş-Diyarbakır, 1925-Şemdinli, 1925- Diyarbakır, 1926-Pervani, 1926-Siirt, 1926- Nusaybin, 1926-Agri, 1926- Silvan, 1926-Hakkari, 1927- Bitlis, 1927-Agri, 1927- Silvan, 1929- Eruh, 1930- Van, 1930- Tutak-Bulanık-Hınıs, 1930- Van, 1930-Agri, 1934- Bitlis, 1935-Siirt, 1935-Siirt, 1935-Siirt, 1937-1938 Dersim… Sadece 1930-Agri(zilan) ve Dersim katliaminda öldürülenlerin toplam sayisi 55 bin`in üstündedir. Osmanlidan günümüze Bir Devlet Gelenegidir; Vahset,Iskence,Katliam Daha „Milli Mücadele“ döneminde yasananlar sonraki yillarin ve bugünün habercisi olmus adeta.Tarih 1921 Yer Sivas ilinin Zara ilcesi,o zamanki adiyla „Kockiri“ dir. Sivas’ın Koçgiri (Zara) kasabasında askerlere bir saldırı olduğu gerekçesiyle başlatılan ‘tenkil’ hareketi çok vahşi boyutlara ulaşmıştır. Yöreye gönderilen Nurettin Paşa 14 Mart 1921 tarihli bildirisinde gelişmeleri şöyle değerlendirmişti: “1. Sivas iline bağlı Zara ilçesi (bu ilçeye ‘Koçkiri’ de denir) sınırları içinde yerleşik bulunan Koçkiri aşiretleri arasına sokulan bazı arabulucu kötü amaçlı kişilerin kandırdığı bu aşiret reislerinden çoğunun rıza ve muvafakatları dışında bir kısım ayaktakımı Kürtler, Ümraniye’deki askeri müfrezeye saldırmış ve bazı subaylarla Ümraniye’de bulunan Zara ilçesi kaymakamını tutuklamışlardır. Bu ayaklanmacılar, davranışlarının nedeni olarak, hükümetin sözde Kürtleri vuracağını söylemesiyle korku ve kaygıya kapılmış olduklarını yaymışlar...” Askerin harekete geçmesi üzerine, şehir eşrafı bir ‘öğüt kurulu’ oluşturarak araya girer ve bir uzlaşma sağlanır. Kaymakam ve subaylar serbest bırakılır. İsyancılar için Sivas’ta ‘harp divanı’ kurulmasına karar verilir. Ayrıca yapılan uzlaşmayı güvence altına almak amacıyla bir taahhüt belgesi de hazırlanır. Olaylardan üç ay sonra Sivas’a vali olarak atanan Ebubekir Hazım Tepeyran yazdigi raporda olayi söyle degerlendirmis; “Öğüt kurulu, Zara’dan dönüşünde komutan paşayı görerek, gerek asker göndermenin caydırıcılığının, gerekse yayımladığı bildirinin etkisiyle sorunun böylece çözülmesini uygun görmesinden dolayı kendisini kutlarlar.” Fakat Nurettin Paşa’nın, “‘Öyle ama, bu kadar asker toplandı, ben buraya kadar geldim; bir şey yapılmazsa olmaz’, dediği ve bunun üzerine askeri harekâtın sürdürüldüğü, Sivas’ta yaygın olarak konuşulmakla birlikte, bu söylentinin doğru olduğunu Şefik Bey bizzat bana söylemişti.” “Böylelikle Ümraniye bucağına ve Zara ilçesinin merkezine bağlı köylerden 76 ve Divriki ilçesinde 57 toplam 132, savaştaki düşman istihkamları gibi yakılmış, yıkılmış ve yüzlerce nüfus öldürülmüştür. Ayrıca bütün mal, eşya, zahire ve hayvanları yağmalanmıştır. Binlerce nüfus da dağlarda, kırlarda açlıktan ve sefaletten ölüme mahkum edilmiştir.” Zara’nın Alevi-Kürt nüfusu Dersim’den tam 26 sene önce bir katliam ile yüz yüze gelmişti. Üstelik, zaman Milli Mücadele dönemiydi. ‘Koçgiri Katliamı’ resmi tarihin pek görmek, göstermek istemediği olaylardandır. Hal böyleyken bugün Dersim konusunda ikiyüzlülükle konusanlar,“Yüzlesme“ arzusunda olanlar,daha bugünleriyle yüzlesemeyenler bu kadar cok samimiyseniz Istiklal Mahkemelerinizin tutanaklarini acin.1921 yilindan, Zara`dan baslayin yüzlesmenize 2011 yilina kadar kac Dersimle yüzleseceksiniz oralarda.Yüzlesin görün kac Devrimcinin,kac Alevi`nin,kac Kürt`ün,kac mazlumun kani bulasacak ellerinize…

http://www.kurtulusdevrim.net.tc


CANFEDA | 29 Kasım 2011, Salı 05:22
anti-militarizm

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder