13 Aralık 2011 Salı

O bir AKP’liydi!

Bir önceki dönem AKP’den seçilen Kürt vekillerden biri, Erdoğan’a biat etmelerine rağmen seçimlerde üstlerinin çizildiğini söyledi. Eski vekil, “Her şeye rağmen biz Kürt milletvekilleri sustuk. Bir çok itirazımız olmasına rağmen dile getiremedik” diye konuştu. 

AKP’nin eski Kürt milletvekili, „Biz AKP’nin Kürtlere ve savaş politikalarına karşı yeterince tutum alamadık. Bütün biat yaklaşımlarımıza rağmen üstümüzü çizdiler. Bizim durumuz isyanlara destek vermedikleri halde sürgün edilen Broyê Hesikê Têlî û Heco Ağa’nın durumu gibidir. Kürtlüğümüzü asla unutmuyorlar“ dedi. 
AKP’nin Kürt sorununda „şiddet ve güvenlik“ politikalarını devreye soktuğu bir dönemde, AKP’nin eski bir Kürt vekillinden çarpıcı değerlendirmeler geldi. DİHA’ya konuşan, ancak ismini açıklamak istemeyen önceki dönem AKP’nin Kürt vekillerinden biri, AKP’nin Kürt sorununu çözmek istemediğini ifade etti. Vekil, aynı zamanda 4 yıllık döneminde „AKP’nin yanlışlarına karşı tavır geliştirmediği“ için özeleştiri yaptı. „Biz AKP’nin başta Kürt politikası olmak üzere birçok yaklaşımına karşı durmadık-duramadık. Bazı kritik ve hayati konularda itirazlarımızı yapamadık“ diyen AKP’li vekil, bunun gerekçesini de şöyle açıkladı: „Bunun elbette bende bir nedeni var. Ben ‘Başbakan Erdoğan’a biraz daha cesaret verelim adım atacaksa yanında duralım gücümüzü hissetsin’ diye bu yaklaşımı sergiledim. Ama bazı kritik noktalarda itiraz edebilirdik. Örneğin sınır ötesi operasyon tezkeresinin bir parçası olmayabilirdik“ dedi. 

‘Biz sustuk’
Kürt vekiller AKP çizgisine biat etmelerine rağmen, son seçimde çoğunun üzerinin çizildiğini hatırlatan AKP’li vekil, „Bütün her şeye rağmen biz Kürt milletvekilleri sustuk. Bir çok itirazımız olmasına rağmen dile getiremedik. Ama AKP’nin bazı milliyetçi milletvekilleri Anayasa referandumu döneminde itirazlarını dile getirdiler. Karşı çıktılar hatta oylamada oy bile vermediler. Bunların bir kısmı ayrılıp MHP’ye geçti (Murat Başesgioglu gibi isimleri kast ediyor). Kalanların hepsi de Başbakan Erdoğan tarafından liste başı yapıldı“ diye konuştu. AKP’li vekilin ifade ettiği olayda AKP’li vekiller parti kapatmayı zorlaştıran maddeye, „Kürtlerin işine yarıyor“ diyerek destek vermemiş ve söz konusu madde paketten düşmüştü. AKP daha sonra bu oylama nedeniyle BDP’yi suçlamıştı.

‘Heco Ağa gibiyiz’
Kendisinin de aralarında bulunduğu AKP’li Kürt vekiller ile Şeyh Sait döneminde devletle çalışmış bazı tarihi Kürt şahsiyetler arasında bağlantı kuran eski vekil, şunları hatırlattı: „İtiraz eden MHP’liler ödüllendirilirken, itirazsız kalan Kürt vekillerin tümünün de üstü çizildi. Bizim durumumuz Şeyh Sait isyanları döneminde isyana destek vermemiş hatta karşı durmuş Broyê Hesikê Têlî ve Heco Ağa’ya benziyor. Heco Ağa devlete destek veriyor. Ama isyandan sonra ilk olarak bunları ve ailelerini sürgün etmek istiyorlar. Sonra bunlar durumu anlayınca, ikisi de isyana yöneliyor. Heco Ağa, Xoybun kurucuları arasında yer alıyor, Biro da Ağrı isyanına dahil oluyor. Bizim de durumumuz budur“ diye konuştu.

Operasyona ikna
Kürt vekillerin üzerinin çizilmesine yönelik de bir anekdot anlatan söz konusu vekil, „Adaylar beli olduktan sonra biz eski milletvekilleri topladılar. Kamuoyunda da belirlenen bölge vekillerine yönelik ciddi tartışmalar vardı. Biz de aday yapılanların Kürt sorunuyla ilgisiz olduklarını, listenin yanlış yapıldığı yönünde görüşlerimizi bildirdik. Erdoğan bu eleştirilere, ‘Ne yani benden PKK’ye yataklık yapanları aday göstermemi mi istiyorsunuz’ diye tepki gösterdi. Bu bile Erdoğan’ın kendi Kürt vekillerine nasıl baktığını göstermesi bakımından önemlidir“ diye konuştu. 4 yıllık dönem boyunca AKP yönetiminin iki kez Kürt vekillerle bir araya gelip görüş alış verişinde bulunduğunu belirten vekil, „Bunlardan biri operasyon tezkeresi dönemindeydi. Bizimle görüşen parti yetkilileri, tezkerenin zaruriyetten çıkarıldığını, meselenin askeri yöntemlerle çözülmeyeceğinin bilincinde olduklarını ancak milliyetçi eleştirilere karşı Başbakanın çok zor durumda olduğunu belirttiler. Hatta, operasyonun kısa süreceği ve Kürdistan bölgesinin bu operasyonda hiçbir şekilde etkilenmeyeceğini ifade ettiler“ dedi. 

‘BDP’lilerle kavga edin’ 

Söz konusu milletvekili, AKP’nin kendi Kürt milletvekilleriyle ikinci görüşmeyi de 2009 yerel seçimlerinden önce yaptığını belirterek, görüşmeyi şöyle anlattı: „Erdoğan’ın Hakkari’de yaptığı ‘ya sev ya terk et’ konuşmasından sonraydı. Yerel seçim öncesiydi. Bir toplantıda, biz Kürt vekilleri sandıkları koruyamadığımız ve seçim güvenliğini sağlayamadığımız için eleştirdiler. Bizden bir arkadaş da ‘biz güvenlikçi değiliz, işimiz güvenlik sağlamak değil. Bizden seçim güvenliği istiyorsunuz ama ‘ya sev ya terk et’ sözünden sonra sokağa çıkamıyoruz’ dedi. Ondan sonra bizimle Hüseyin Çelik vasıtasıyla gruplar halinde görüştüler. Seçim güvenliği nasıl sağlanır diye. Sürekli bizi, ‘siz sandık güvenliğini sağlayamıyorsunuz, güvenliği sağlamak için kavga etmiyorsunuz’ diye eleştiriyorlardı. Bizi BDP ile karşı karşıya getirmek istiyorlardı. Biz de bu görüşlerde, ‘Biz korucu değiliz, işimiz güvenlik değil, bizim işimiz o halkın hassasiyetini buraya taşımaktır’ diyorduk.“

AKP’nin devrim muhafızları 

Özel ordu ve AKP’nin yeni güvenlik konseptini de, „Bu ordu Kürtlerle savaş için kurulacak. Yani Kürtleri öldürmekte gönüllü olanlar buna seçilecek. Bu ordu bana, İran’daki devrim muhafızlarını anımsatıyor“ sözleriyle eleştiren eski vekil, AKP’nin ve Erdoğan’ın bir katliam girişiminde bulunabileceğini söyledi. AKP’li vekil ilginç bir Erdoğan Saddam benzetmesi yaparak şöyle konuştu: „Saddam Hüseyin Irak’ta yönetime gelmeden önce Kürtlerle diyaloga geçiyor. Bana destek verin açılım yapacağım haklarınızı tanıyacağım diyor. Kürtlerden destek alıyor ve başa geçiyor. Gerçekten de verdiği sözü yerine getirerek açılım yapıyor 1972-1975 yıllarında. Daha sonra aynı Saddam Hüseyin 1988 yılında da Halepçe katliamını yapıyor. Daha sonra 1970’li yıllarda Ecevit vardı, Kürt dostu deniliyordu, dağa taşa kara oğlan diye işlenmişti. Kürtlerden destek gördü. Sonra nasıl Kürtlere karşıt hale geldiğini hepimiz gördük. Türkiye’de de Erdoğan bir açılım yapmaya çalıştı; sonra Kürt sorunu yoktur diyerek güvenlik konseptini devreye koydu. Şimdi büyük bir siyasi ve askeri operasyona hazırlanıyor. Buna dikkat etmek lazım. Ama Erdoğan Saddamlaşırsa önce ve en büyük zararı kendi yarattığı Kürtlerden görür.“

Neden Erdoğan?

Öcalan ile görüşmelerin kesilmesi ve üzerindeki tecridin sürmesini de tehlikeli bulan eski vekil, Türkiye’de Kürt sorununun ancak Erdoğan ve Öcalan eliyle çözülebileceğini belirtti. AKP’li eski vekil şöyle konuştu: „Bana kalırsa Türkiye’de iki büyük lider var. Bunlardan biri Öcalan, diğeri de Erdoğan’dır. Erdoğan’ın arkasında Osmanlı mirası, devletin kurucu gücü ve kendi liderlik karizması var. Öcalan’ın arkasında da Kürt halkının tarihin derinliklerinden gelen ezilmişliği ve direnişçiliği, kendi filozofik dehası ve bilgisi ile büyük devrimciliği var. İkisi de dünya çapında liderlerdir. Bu sorunu ancak bu iki lider çözebilir. Türkiye’nin düşündüğünün aksine Öcalan’lı bir Kürt hareketi, Öcalan’sız bir Kürt hareketinden daha iyidir ve çözüme imkan sunar. Öcalan’sız bir Kürt hareketi feci sonuçlara yol açabilir. Çünkü parçalı olur ve her parça ayrı bir soruna dönüşebilir. Öcalan büyük bir şanstır, çünkü Kürtlerin yaşadığı 4 parçada da etkilidir. Bu coğrafyada bir daha böyle iki lider bulunmaz ve o zamanda her şey için çok geç olabilir.

KENAN KIRKAYA - DİHA/ANKARA

2672


YENİ ÖZGÜR POLİTİKA 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder