15 Ocak 2012 Pazar

Adabsız ve edepsiz özür


Gazetelerde büyük ve küçük puntolarla yazılan ölü sayılarını biliyorduk biz zaten. Arşivler açılmış, açılmamış çok teknik konular olur samimiyetle özür dilenirse. Laç deresinin kan aktığını Zilan vadisinde cesetlerin kokuştuğunu, köpekler tarafından parçalandığını bilmeyen Kürt mü var sanki?  Ve Koçgiri..Ve Diğerleri...Ve diğerleri...Ve diğerleri...


Adabsız ve edepsiz özür

Canhıraş bir telaşla herkes ama herkes Dersim katliamını tartışıyor. "Özür dilendi", "yok dilenmedi" "yetmez ama evet!" İçim acıyor sayısız katliamın adını tekrarladıkça. Dilim kekemeleşip damağıma yapışıyor. Malatya morgundaki çocuklardan kim özür dileyecek? Bir çift bacak...Tanrım varsan gör bunu... Özür mü bekliyoruz? İyi o halde işe bu günden başlayalım, çocuklarımızın cesetlerini verin bize ve özür dileyin...
Özür mü bekliyoruz?
On yedi bin faili meçhul  cinayeti asla unutmayalım? Toplu olması gerekiyor mu katliamların? Bir kasaba sayısına denk gelen insanlar göletlerde, asit kuyularında, taş altlarında ise bu katliam değil mi? Seri katil tekniği ile işlenmiş bir katliam dersek faili meçhullere abartı mı olur?
Evet halklar birbirilerini katlettiği için özür dileyebilmeli. Buraya kadar hiç sorun yok. Sorun şu ki Kürtlere yapılan katliamlar hiçbir şekilde son bulmamış, bir kez ile sınırlı kalmamıştır. Maraş katliamı henüz hafızlarımızda dipdiri değil mi?
Özür mü bekliyoruz?
İnsanlar ya da devletler özrü aslında kendilerinden dilerler. Karışlarındaki insanlardan değil. Özür dilerken şunu söylersiniz: Ben nasıl oldu da bu kadar vahşileştim, nasıl oldu da bu kadar barbarlaştım, nasıl oldu da elimi kana buladım, nasıl oldu da suçsuz günahsız olana zulüm ettim. Artık zulüm etmeyeceğim, bu kadar düştüğüm ve bu kadar kör olduğum, inkar ettiğim, baskı uyguladığım için çok pişmanım. Kendimi yeniden örecek, geçmişte  yaptığım hataları tamir edecek ve artık utanılası biri olmayacağım. Bunu daha da uzatabiliriz. Devlet yada birey özür dilemek biraz bu değil midir? Dersim katliamından dolayı nasıl özür dilendi anlayan  var mı? Benim bu kalın kafam anlamakta zorluk çekiyor doğrusu...
Özür mü bekliyoruz?
Özür dilemenin de bir adabı, bir hukuku  vardır. Tek cümle kurarsınız karşınızdakiler kabul eder ya da etmez. Dersiniz ki acılarınızı yürekten paylaşıyorum, geçmiş hükümetler ve devlet büyük bir yanlış yapmıştır onlar adına sizlerden özür diliyorum...Bir de bu özürde samimi olduğunuzu kanıtlamak için Seyit Rıza ve Şeh Saidin mezarlarının yerini açıklar,  yaralı ceylanlar gibi kan kayıp ederek, durmadan cesetlerin ardına düşmüş Kürt halkının sizin samimi olduğunuza inanmasını sağlarsınız.
Gazetelerde büyük ve küçük puntolarla yazılan ölü sayılarını biliyorduk biz zaten. Arşivler açılmış, açılmamış çok teknik konular olur samimiyetle özür dilenirse. Laç deresinin kan aktığını Zilan vadisinde cesetlerin kokuştuğunu, köpekler tarafından parçalandığını bilmeyen Kürt mü var sanki?  Ve Koçgiri..Ve Diğerleri...Ve diğerleri...Ve diğerleri...
Özür dilemek bu kadar basit mi? Derseniz, evet derim amma ve lakin bu kadar basit değil tabi...
Değil, zira özür dileyenin samimiyetine güvenmiyorum.
Özür mü bekliyoruz?
O halde küçük kareye değil, büyük resme bakalım. Erdoğan, Dersim katliamı için "özür" diledi. Kılıçtaroğlu, kem küm etti, kıvırdı bilmem ne. Bu hiç önemli değil. Önemli olan "özür" dilenmesiydi,  yani  özür yalanı... Evet, bana göre bu özür yalandan başka bir şey değil, bir kandırmaca... Kürtleri şah damarından vuran bir psikolojik hamle...
Kabaca şöyle sorayım Dersim'liler Kürt değil mi ?  Kürt olduğuna göre, bu ne perhiz bu ne lahana turşusu? Dersim katliamı için özür dilediğin an Dersim'de savaş uçakları havalanacak, Dersim'in dağı taşı bombalanacak, KCK operasyonu adı altında uyduruk suçlamalarla Kürt halkının yarısı cezaevlerine tıkılacak. Gerilla cesetleri yanmış, paramparça edilmiş, kimyasal silahla eritilmiş bir halde önümüze konulacak ve özür dileniyor olacak. Garip bu, hem de çok garip, hatta korkutucu...
Hani özür dilemek aynı şeyi bir daha tekrar etmemeye söz vermekti? Bu nasıl özür dilemek? şimdi seni geçmişte öldürdüm, soykırım uyguladım onun için yarım ağız özür diliyorum ama bu gün  öldürmeye devam edeceğim diyen, bu özrün neresinden tutalım? Sınır ötesi, sınır berisi, şehirler, köyler, kasabalar, sokaklar, kurum, kuruluşlar her tür operasyonlarla tarumar edilip, önümüze cesetler konulmaya devam edilirken neden özür dilendi?
Şu anda yaşananlar katliam değil mi? Kimyasal  silahlarla bedeni eriyen ve DNA testleri bile yapılamayan gerillaları unutacak mıyız?  Onlara yapılanların, KCK operasyonu ile gözaltına alınan ve inansızlaştırılan coğrafyanın özrünü torunlarının, torunlarına bırakmayı mı düşünüyor bu devlet?
Özür mü bekliyoruz?
Dersim katliamı için özür dilemek bütün Kürt halkından özür dilemek anlamına gelir.  Bütün Kürtlerden özür diliyorsanız, bunun adı "gelin barışalım" dır bana göre.
Barışmadan, yani cezaevleri boşaltılmadan, Kürt kimliği anayasal güvence altına alınmadan, eşit koşullar oluşturulmadan dilenen özrün kıymeti harbiyesi  olamaz.
Dedelerimizi öldürdüğü için yarım yamalak özür dileyenin gözden kaçırdığı bir şey var ki bu çok önemli: Sen özür diliyorsun dilemesine de, biz o özrü kabul edecek miyiz? Bunu hiç düşündün mü?
Günlerdir düşünüyorum da acaba önce Zilan katliamı için özür dileseydi ne fark ederdi? Neden özellikle Dersim katliamı?  Koçgiri  ve Zilan katliamları Dersim'den önce yapılmış ve inanılmaz şeyler yaşanmıştır. Dersim katliamının canlı tanıkları ve bir çok belgesi olması itibarı ile romanlara, belgesellere, röportajlara konu olmuş ve Kürtler tarafından çok sık da dillendirilmiştir. Aklıma takılıyor işte... Dersim katliamının yarım yamalak ağza alınması ve özür dinlemesi siyasi bir manevra mı? Muhalefette olan Kılıçtaroğlu'nun  korkaklığını ve kendini inkarını hedefleyerek Alevi Kürtleri yanına almak amaçlı mı?  Acılarımızı bile ayrıştıran bir kurnazlık var hissine kapılıyorum bu  yalan özürden...
"Siz de hiçbir şeyden memnun olmuyorsunuz" diyen çırtlak ve çatlak sesliler o kadar da uzun boylu değil. Kürtler öksüz çocuk misali başına her dokunana, sırtını sıvazlayana inanmayacak kadar çok kandırıldı.  Artık içinde Kürt sözü geçen her cümle süprüntüsüne inanmayacak kadar da kendilerinin farkına vardı, bu böyle biline...
Özür dilemiş gibi yapmak...Belki bir süre gündemi kaydırır, gizli saklı bazı işlerin yürütülmesini kolaylaştırır ama Kürtleri ikna etmez adapsız ve edepsiz özür...
Ve son söz...
Asıl tam da şu günlerde bizim özür dilememiz gerekiyor. Hala Malatya morgunda parçalanmış, eritilmiş çocuklarımızın cesetleri o buz gibi yerde, buz gibi bir gerçek olarak önümüzde duruyor. Ve biz dünün katliamını tartışırken, o çocuklarımız zorla kimsesizler mezarlığına gömülmek isteniyor? Kimsesiz mi o çocuklar? Neden çocuklarımıza sahip çıkmıyoruz?
Özür diliyorum ülkemin çocuklarından, onlara sahip çıkmayı beceremediğim, bıkıp usanmadan onları yazmadığım, erimiş bedenlerinden, kopmuş kol ve bacaklarından  utanıp gerekenlerden hesap sormadığım ve bu kadar zavallı, bu kadar çaresiz kaldığım için özür diliyorum.

Hasret Birsel

Kaynak: www.rojevakurdistan.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder